Özgürlük

2 döküntü

...
Sonra,aklımı karıştıran bir şey daha söyledi.
''Ben hayatım boyunca özgür bir insan oldum.Ama en çok Bursa Hapishanesi'nde özgürdüm.'' dedi.
...

Yalancının Resmi - Memet Baydur

Çığlık

5 döküntü

boğazlarım yırtılana kadar çığlık atmak istiyorum!

biliyorum siz de çoğu zaman yapmak istiyorsunuz bu eylemi.harika,çok rahatlatıcı falan evet ama olayın koptuğu nokta şurası.kimse benim attığım sebeple atmayacak o çığlığı.herkes kendi sebebiyle atacak çığlığını.kendi çığlık sebebiyle kusucak dünyaya zehrini.ne diyordum ben?!

tekilliğimi özledim ben!
birilerini düşünmemeyi özledim!
insanlar kırılmasın diye binbir şekile girmeden yaşamayı özledim!
rahatça,umarsızca hiç düşünmeden paylaşmayı özledim!
hissetmeyi özledim ya hissetmeyi!

biraz da kendim için yaşamam lazım artık.
şu ana kadar hep başkalarının mutluluğunu kendi mutluluğumla takas ettim.
şimdiye kadar hep kendinden çok başkalarını düşünen insan modeli oldum.
karşılığında ne aldım?
-bu noktada hepberaber sıfatım huzurunda kahkahalara boğuluyoruz-

ama artık..
YOK!.
YOK! YOK! YOK! YOK! YOK!

kendimi düşünmenin hazzını tatmak istiyorum artık!..

Parça Parça

1 döküntü

sıkıldım.bunaldım.patlamak da istemiyorum ama yakın olduğunu hissediyorum ne yazık ki.insanlar garip.bencil.duyarsız.itici!.kendimi insanlara bölmekten gerçekten sıkıldım.kendimi insanlara o kadar dağıttım ki parçalarımı toplamakta inanılmaz zorlanıyorum.dolayısıyla kendimi toplayamadığım için önümü dahi görmekte zorlanıyorum.yaşamım benim olmaktan çıktı artık sanki.insanlar bencil.benden aldıkları parçaları vermemekte ısrarcı.bunalıyorum.çığlığım sessiz.nefesim kesik..

Sildim Yazdım

1 döküntü

yazdımsildimyazdımsildimyazdımsildimyazdımsildim
sildimyazdımsildimyazdımsildimyazdımsildimyazdım
yazdımsildimyazdımsildimyazdımsildimyazdımsildim
sildimyazdımsildimyazdımsildimyazdımsildimyazdım
yazdımsildimyazdımsildimyazdımsildimyazdımsildim

oysa tek gayem özlemimi anlatmaktı,

yapamadım..

ama

sadece şunu söylemek bile rahatlatıcı.

özlüyorum!..

özlüyorum işte

sadece özlüyorum..

kişileri sildim,

vaziyeti yazdım.

sadece sildim ve yazdım.

Pıff! canım sıkıldı kuş vuralım

2 döküntü

yüreğim gerçekten boş.geçmişte duygusal ilişki içerisinde olduğum hiçkimseyi özleyemiyorum.eski aşklarımın hiçbiri beni hüzünlendiremiyor artık.işin garibi bu durumdan gayet memnunum.vaktimin çok büyük bir bölümünü kitaplarıma ayırıyorum.yazılar yazıyorum,siliyorum.tiradımı yazıyorum,dekor müzik ve kostümler üzerine kafa yoruyorum.edebiyatla yatıp edebiyatla kalkıyorum ki verdiği hazzın tarifsizliği beni susmaya itiyor.genel bakış açımın genişlediğini somut olarak hissedebiliyorum.kişisel gelişim(!).sonracığıma dostlarımla birlikte olmanın tadını çıkarıyorum.hayatımdan memnunum.beni bu huzurlu yaşamımdan mahrum etmeden hayatıma dahil olabilecek bir kız arkadaşın varlığına da şu an için açıkçası inanmıyorum.sevgili dediğimiz kavram,el ele bir kafeye gidip kola içerek vakit geçirmekten çok öte artık.neyse.burada susuyorum.biraz durmak lazım şimdilik.ağır sözler edicam yoksa.ileride daha sakin olduğum bir zaman bu konuya tekrar dönerim.çünkü objektifliğim yanımda değil şu an.
ileriki konu başlığımı şimdiden atıyorum:
ilişkiye bakış açısı,beklentiler.
ne istiyorum lan ben!

Üzgünüm

3 döküntü

ona karşı hala tarifleri altüst edebilecek büyüklükte bir aşk besliyorum içimde
bunu biliyorum.
birdaha kimse aşka onun kadar yakışamayacak;
bendeki aşk kavramına onun kadar birebir oturamayacak hiçkimse belki de..
bunun da gayet net bir şekilde farkındayım.
ama;
kusura bakma sevgililerin en taze,en güzel,en kanayan,aşkı en hakedeni..
ben özgürlüğümü senden daha çok sevdim.
bana verdiğin sonsuz aşk,bana vurduğun kelepçelerin ağırlığını kaldırmakta aciz kaldı.
üzgünüm..
üzgünüm kelimesini belki de hayatımda ilk defa bu kadar içten sarfettim.
bunun için de ayrıca üzgünüm..

Ankara

8 döküntü

Ankara'yı özledim!!

Ankara'ya dair her şeyi özledim..

bir şehri bu kadar sevebileceğimi hiç tahmin etmezdim.özellikle de bu şehir Ankara ise..

orada yaşamaya başlamadan önce mizaç olarak hep soğuk gelirdi bana Ankara.Ankara'yı takım elbiseli,üzerine sürekli kar yağan,paltosu ve şapkasıyla buz mavisi bir şehir olarak kurardım kafamda hep.

Ankara'ya ilk gidişimin üzerinden tam bir yıl geçti diyebiliriz şu aralar.ve ben o bir yılda o şehre öyle bir bağlandım ki,şu an bu duruma ben bile şaşırıyorum.

bir insanı bir şehre bağlayan şey o şehirde yaşananlar,paylaşılanlar ve o şehrin ruhu oluyor kanaatimce.Ankara yaşıyor benim gözümde.bir karakteri var.biraz soğuk,resmi ama içinde turuncu,sarı,her tondan kahverengi ve beyaz renkleri iç içe barındıran çok duygusal bir şehir aynı zamanda.tam bir melankoli şehri.grisi insanın içine işliyor.ama bu gri boğucu bir durum ortaya koymaktan ziyade,çok sevdiğim gökyüzüne benziyor bende.sonsuz mavi gökyüzü yerine,sonsuz gri Ankara..
hüznü çok iyi bilen görmüş geçirmiş bir şehir Ankara.yaşlı biraz da.direnmeye çalışıyor hayata her dokunuşuyla.kırlaşmış saçlarıyla sanatı da barındırıyor bünyesinde,politikayı da.tam bir edebiyat aşığı.Tunalı Hilmi caddesi en sevdiği romanı onun.Sakarya caddesi de en beğendiği uyaksız şiiri.Yüksel ve Konur caddeleri her gün izlediği gündüz oyunları.Karanfil sokak ise suaresi.gözü yaşlı olur genelde Ankara'nın,ağlar durmadan,sevdiklerindedir aklı hep..

benim de aklım genelde sevdiklerimde oluyor Ankara'da.özellikle yalnız kaldığımda.tam bir melankoli şehri demiştim ya Ankara için,yalnız kalınca insanın üzerine bir örtü gibi örtüyor işte bu melankoliyi bu şehir.geride bıraktıklarımı düşünüyorum.kazandıklarımı,kaybettiklerimi ya da avucumun içinden kayıp düşenleri.o şehirde geçirdiğim güzel anları düşünüyorum yalnızlığımda.o güzel anları geçirdiğim insanlardan şimdi hayatımda olmayanları düşünüyorum.olanları.birdaha asla olamayacak olanları..aşırı duygusal bir insan olmamdan kaynaklanan doğal bir durumla bunları düşündükçe ağlıyorum.şimdiye kadar en çok da 'Ankara' kelimesi söylendiği zaman aklıma gelen ilk kişi olan şahsa ağlamışımdır Ankara'da.benim için bir zamanlar Ankara'nın kendisi olan kişi için.yaşanan güzel günlerin gün gelip ileride insana acı vermesi ne kadar da acımasızca aslında.o an bunun farkında olmadan dünyanın en mutlu insanısın.ama devran dönüp işler terse binince,o bir zamanlar en güzel olan vakit şimdi en çok acı veren anıya dönüşüyor.sadece şunu söyleyebilirim bu saatten sonra;Ankara'da aşkı yaşamak da,acısını çekmek de gerçekten bambaşka..

ve yaşanılan öğrenci hayatının getirdiği çıkarsız dostlukları bu şehrin.Ankara'nın karında,elde sigarayla ve elimizdeki tek ısı kaynağı içtenliğimizle yapılan sohbetlerle ısınmaya çalışmak.her gece tok yatmasak da,ertesi gün bir şekilde karnımızı doyuracağımızı bilmek.Ankara'da..

'Öyle deme
Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
Bu kadar insanın neden Ankara'yı sevdiğini anlamadan
Ankara'da yaşamak..'
Yılmaz Erdoğan


dilimi döndürebilip Ankara hakkındaki duygularımın bir kısmını dahi dökebilmişsem şu sayfaya,ne mutlu bana.
3 döküntü


start wearing purple wearing purple
start wearing purple for me now!

Koku

1 döküntü

insanın kokusu ne acayip birşey değil mi?öyle parfümden falan bahsetmiyorum.o her insanın parmak izi gibi olan,o değişmeyen ten kokusu bahsettiğim.o ne büyüleyici bir şey,resmen bir lütuf insanoğluna bağışlanan.
yeni bir ilişkiye başladığımda beni ilk sarıp sarmalayan şey sevdiğimin teninin kokusu olur.benim için öyle vazgeçilmez birşey haline gelir ki zaman içerisinde,bağımlısı olurum resmen.onun kokusuyla uyumak.ertesinde sabah gözlerimi açtığım ilk anda o dünyanın en güzel kokusuyla uyanmak cennete gözlerimi açmak gibi gelir bana.aklım başka tüm düşünceleri siler.sadece o koku vardır tüm benliğimde ve sevdiğimin sıcaklığı.sanırım o koku en çok insan uyanır uyanmaz salgılanıyor.ya da ben öyle hissediyorum.sevdiğim ben onun uyuyuşunu izlerken gözlerini gözlerime açıp,dünyada var olan herşeyi insanın aklından silebilecek gülümsemesiyle bana gülümseyip sarıldığı anda,o sıcaklık ve koku inanılmaz bir boyuta ulaşıyor ve beynime resmen hükmediyor.o an sonsuza kadar yaşansın istiyorum.içinizde milyonlarca kelebeğin aynı anda kanat çırpmaya başladığını düşünün.benim öyle hissetmeme sebep oluyor bu an.belki de ayrılık hançeri gelip bizi ikiye ayırdığı zaman bu koku yüzünden bu kadar acı çekiyorum.o kokuya olan bağımlılığım yüzünden.unutmak zorunda kalan her insanoğlunun çektiği azabı çeken bendeniz,belki de bu koku yüzünden bu kadar kendimi heder ediyorum unutma safhasında.gün geliyor ayrılığı kabullenmiş,daha doğrusu kabullenmek zorunda kalmış olarak devam ettiğim hayatımda çok alakasız bir yerde o koku burnama,beynime,tüm hücrelerime ani bir baskınla geri geliyor.kelimenin tam manasıyla mal olup kalıyorum orada.acaba 'O' burada mı diye etrafıma bakınıyorum.orada olmuyor.. sonra bunun beynimin bana oynadığı bir oyun olduğunu düşünüyorum.başka bir açıklaması yok çünkü bu durumun.'O' orada da değil,hayatımda da.. ve artık hiçbir zaman hayatımda 'O' bir yer dolduramayacak...
şaşırdığım bir mevzudur ki insanlar acaba bir insandan ayrılıp ertesi gün ya da birkaç gün sonra nasıl oluyor da başka bir insanla yeni bir ilişkiye başlayabiliyor.gerçekten beni şaşkınlıktan şoke eden bir durum.bir insanın kokusunu,onca yaşanmışlığı nasıl olabiliyor da bir çırpıda atabiliyorlar zihinlerinden,daha doğrusu yüreklerinden.ben bir ilişkiden çıktığım zaman,o ilişki içimde uzun süre yaşamaya devam eder.'O' olmasa da hayatımda,benim içimde vardır hala.anımlarım vardır başucumda beni asla yalnız bırakmayan.onun kokusu vardır bana verdiği bir tokasında ya da sıradan bir t-shirtünde.ben onlarla içimde ilişkime devam ederim bittiği yerden.yaşadığım her ayrılık,benim içimde yaşamaya başlayacağım bir ilişkiye anahtar olur aslında.kolay unutamam hiçbir zaman.kendime bakıyorum,bir de insanlara ve acaba yanlış yapan ben miyim diyorum.aşk kavramının bu kadar ayağa düştüğü,duyulan sevginin ölçüsünün olduğu böyle bir dünya beni psikolojik olarak gerçekten yoruyor.evet ben çok hassas ve duygusal bir insanım ve dokunsanız ağlarım..
yazdıkça yazasım geliyor,konudan konuya geçiyorum ama olsun.böylesini seviyorum ben.yazmak cidden iç rahatlatıcı bir olaymış bunu anladım.görüşmek dileğiyle.

!

1 döküntü

Murathan Mungan - Yalnız bir opera

yıllardır hiç sıkılmadan tekrar tekrar okuduğum bir şiir.hayatımın sonuna kadar da sıkılacağımı sanmıyorum.Arnold Wesker in Dört mevsim adında bir oyunu var.aşkın 4 mevsimini anlatan,yaşatan bir tiyatro oyunu.oyunun karakterleri Adam ve Beatrice'in aşkı,tüm aşkların bir yansıması olarak çıkıyor karşımıza oyunda.Yalnız bir opera da aynen bu tadı veriyor okuyana.neyse.bence şiir süper işte ben çok seviyorum tavsiyemdir lafı uzatmayayım daha fazla okunsun.yalnız biraz uzun bir şiir ama sıkılmadan okunduğu için problem olmuyor.öyle işte.böyleyken böyle.biraz da saçmalayasım geldi canım sıkıldı yapıcak bişey bulamadım son birkaç cümlem okunmasa da olur yani.ama buraya kadar okuyan insan için biraz geç bir uyarı oldu ama neyse.şimdi nasılsa bu benim blogum istediğim kadar yazarım çok afedersiniz bokunu bile çıkarabilirim ya süper bişey bak okuyan da hala okuyo saçmaladığımın farkında ama devam ediyo merak işte.o değil de o türkcell reklamı ne gergin ne gereksiz bi reklam merak deyince aklıma geldi,titreme geldi.uzattıkça uzatasım var.hani uzatsan uzatırım da hani.sabaha kadar yazarım can sıkıntısından iki saniye de elim boş durmaz.sayfalar sürebilecek saçmalık dökecek kadar canım sıkıldı.ama yapmiycam.konuya nerden girdim nerden çıktım yazıklar olsun bana.ama benim blogum olduğuna göre istediğimi de yazabileceğime göre olmasın yazıklar.uzun lafın kısası şiir giderli bir şiir,iyiden de iyi bir şiir,cidden okunması gereken bir şiir.anafikrimiz bu olsun.ben sigara içicem görüşmek dileğiyle.leş geyik yapasım varmış onu anladım!

Evveliyat

0 döküntü

yüzünü uzun zamandır görmüyorum.1 yıl belki de daha fazla..
ama ne zaman fotoğrafına baksam,içimde bazı organlar yer değiştiriyormuşçasına içimin burkulmasına engel olamıyorum.kalbimin,sanki biri onu tutup elleriyle sıkıyormuş gibi acımasına çare olabilecek hiçbir şey yok.ne ondan öncekiler,ne de ondan sonrakiler kaldı şu zamana kadar aklımda.insan galiba hayatında sadece tek bir kişiye gerçek anlamda,aşkın en derin en saf haliyle,somut,can yakan haliyle aşık olabiliyor.çok basit bir mantıkla 'O' ve geriye kalan herkes olarak ayrılıyor dünya ikiye.inanılması güç ama saçının kokusunu hala ara ara duyuyorum burnumda ve olduğum yerde donup kalmama,gözlerimin ani ve beklenmedik bir şekilde dolmasına sebep oluyor bu.saf aşkı son zerrene kadar verdiğin kişinin doğru kişi olmaması gerçekten çok kötü.kötüden de kötü..

tatile evime döndüğümde eski defterleri,notları karıştırırken buldum bu yıllar önce karaladığım yazıyı.okuyup bitirdiğimde içimde bir burukluk,yüzümde kocaman bir gülümsemeyle öylece kağıda bakakaldım.zaman geçmiş,ben ayrılık olmuşum kavuşmuşum yalnızlığıma,ayrılık da düş sokağı notaları misali aşka dönüşmüş içimde ve ben bunu farkedememişim.zaman herşeyin ilacı..

Döküntüler | 2

0 döküntü

-bu aralar dengesiz bir ruh hali içerisindeyim.genelde sadece çevremdekileri izliyorum.dışa vurdukları yaşamlarından,iç reaksiyonlarını çözmeye çalışıyorum.aynı benim düşündüğüm gibi onlar da düşünebiliyor ne bileyim herkes kendi içerisinde bir üretim sürecinde hayata bir şekilde tutunmaya çalışıyor.'varolma' çabasında herkes.yaşamda yer alabilmek için sonsuz bir çabada.işte insanların bu çabalama olayını izlemek benim çok ilgimi çekiyor bu aralar.bunun sebebini kendim de bilmiyorum ama hoşuma gidiyor işte.arada da 'çok içten' kahkaha atıyorum ve bu beni çok mutlu ediyor.insan büyüdükçe içten,katıla katıla,şöyle karnı ağrıyana kadar gülmesi daha bi zor hale geliyormuş.bir de beni çok mutlu eden şey gökyüzünü seyretmek bu aralar.kayboluyorum içinde beni sarıp sarmalıyor,sonsuzluk duygusu kaplıyor bedenimi.dostlarım var beni huzurlu kılan.yanımda olduklarını bilmek herşeye değer.kendimi hayatın akışına çok kaptırdığım zamanlar da oluyor.işte o zaman izlenen insan ben oluyorum,roller değişiyor.bunu farkeder etmez de geri çekiyorum hemen kendimi.yine kendi dünyama dönüyorum.umarım dünyamdan çok kopmamayı başarabilirim çünkü en huzurlu olduğum anlar kendimle başbaşa olduğum anlar.çok megoloman görünmüyorumdur umarım..(ummak ne acayip kelimeymiş bu arada)
kul nesimi kısaca özetlemiş aslında durumu sağolsun.
'gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi,gah inerim yeryüzüne seyreder alem beni'..
insan çok acayip bi varlık.her açıdan..

Döküntüler | 1

5 döküntü

-Ben buketten ayrıldım.sonra ben yazı yazamadım.yazmaktan ayrı kaldığım sürede yaşadıklarımı düşünüyorum da;artık hiçbirşeyi düşünemediğimi düşünmeme sebep oluyor bu düşünme teranesi (paradoksa gel).
-buraya yazdıklarım kendime anlattıklarım aslında.bir nevi iç dökümü bir nevi boşalma falan feşmekan.içimin artık boşalamadığını anlamaya başladım son günlerde.tıkanıyorum,boğuluyorum ve bunları sadece kendimle paylaşabiliyorum.'yaklaşık bir haftadır evden dışarı adımımı atmadım,günümün 20 saati odamda geçiyor' diyebilmeyi o kadar çok isterdim ki.kalabalığın içindeyim sürekli ama... bundan sonrası klasik haline gelen en büyük yalnızlık kalabalığın içinde olandır lafının biriki kelime oynanmış hali olacağı için devam etmiyorum.tek istediğim biraz kendimle başbaşa kalmak.
-biraz da buketten bahsedeyim.
-yukarı paragraftaki kelimeleri yazıp sonuna da noktayı koyduktan sonra yaklaşık bi 10 dakika elim klavyede öylece bekledim.sanırım o paragraf benim için artık sonuna kendi noktasını koymuş.umarım o aynı noktalardan kendine bir üç nokta çıkarmaz.çünkü ben o ilişkiyi zorunlu noktalama işareti kullanarak bitirdim.ben nokta,o ise virgül oldu,ama ikimizden bir noktalı virgül meydana getiremedik.o ilişkilerinin arasına virgül koymaya devam edebilir.ben ise bazı şeyleri çoktan noktaladım.nokta.
-madem ilişki işine girdik ilişkilere olan bakış açıma değinmeden geçmiyim.daha doğrusu 'değişen bakış açım'a.bu yazacaklarım tamamen benim bakış açımdır diyorum ve devam ediyorum.ilişki deyince aklıma ilk gelen kelime 'sahte' oldu nedense.kalkıp bana 'çok katısın çok büyük aşklar var,vay efendim sahteliğin yanından geçmeyen aşklar var onlara ne diyeceksin' diyebilirsiniz.hiçbirşey demem hatta üstüne şapkamı çıkarırım.sadece bir kişinin,başka bir şahısın 'herşeyi' olamayacağını iddia ediyorum.en büyük ilişkilerde bile sahtelik kavramı var bence.bunun duygularla da bir alaksı vardır demiyorum dikkatinizi çekerim.bu ucu açık bir iddia açıklama yapmayacağım siz düşünün düşünmek isterseniz.istemezseniz de ki en güzelini yaparsınız bence;sessizce devam edin çünkü son cümlemi yazıp konuyu değiştiriyorum.insan kendini zar zor taşırken başka sorumlulukların ağırlığını düşünmek bile yorucu.
-michael jackson..popun kralı dansların,tarzın ve eskimeyecek şarkılarınla her zaman bir numara kalacaksın.saygılar..
-devam ederim.yoruldum.iyi geceler..
0 döküntü

yorulmaktan yoruldum artık!..
yorulmaları yormanın zamanı ; ne zaman gelicek?


biliyorum..
4 döküntü



bazen;
bilgisayar başında internet vasıtasıyla sevgilimle konuşurken
klavyeyi uzunlamasına iki tarafından tutup
sevgilimin yanına kadar hiç durmadan koşup
şöyle bütün gücümle klavyeyi onun suratında parçalamak istiyorum.
o güzel yüzünün dağılmasını
dişlerinin,klavyenin tuşlarıyla beraber kanla kaplı bir şekilde etrafa saçılmasını
ne biliyim
aynı filmlerdeki gibi
havada salto falan atarak yere kapaklanmasını
sonra da yere kapaklanmış vaziyetteyken
suratını kaldırıp bana bakmasını
ve
benim rahatlamış surat ifademle karşılaşmasını istiyorum..

bazen;
onu o halde görmeyi gerçekten inanılmaz istiyorum.
ne oldu?.. çok mu garip geldi!?..