Ankara'yı özledim!!
Ankara'ya dair her şeyi özledim..
bir şehri bu kadar sevebileceğimi hiç tahmin etmezdim.özellikle de bu şehir Ankara ise..
orada yaşamaya başlamadan önce mizaç olarak hep soğuk gelirdi bana Ankara.Ankara'yı takım elbiseli,üzerine sürekli kar yağan,paltosu ve şapkasıyla buz mavisi bir şehir olarak kurardım kafamda hep.
Ankara'ya ilk gidişimin üzerinden tam bir yıl geçti diyebiliriz şu aralar.ve ben o bir yılda o şehre öyle bir bağlandım ki,şu an bu duruma ben bile şaşırıyorum.
bir insanı bir şehre bağlayan şey o şehirde yaşananlar,paylaşılanlar ve o şehrin ruhu oluyor kanaatimce.Ankara yaşıyor benim gözümde.bir karakteri var.biraz soğuk,resmi ama içinde turuncu,sarı,her tondan kahverengi ve beyaz renkleri iç içe barındıran çok duygusal bir şehir aynı zamanda.tam bir melankoli şehri.grisi insanın içine işliyor.ama bu gri boğucu bir durum ortaya koymaktan ziyade,çok sevdiğim gökyüzüne benziyor bende.sonsuz mavi gökyüzü yerine,sonsuz gri Ankara..
hüznü çok iyi bilen görmüş geçirmiş bir şehir Ankara.yaşlı biraz da.direnmeye çalışıyor hayata her dokunuşuyla.kırlaşmış saçlarıyla sanatı da barındırıyor bünyesinde,politikayı da.tam bir edebiyat aşığı.Tunalı Hilmi caddesi en sevdiği romanı onun.Sakarya caddesi de en beğendiği uyaksız şiiri.Yüksel ve Konur caddeleri her gün izlediği gündüz oyunları.Karanfil sokak ise suaresi.gözü yaşlı olur genelde Ankara'nın,ağlar durmadan,sevdiklerindedir aklı hep..
benim de aklım genelde sevdiklerimde oluyor Ankara'da.özellikle yalnız kaldığımda.tam bir melankoli şehri demiştim ya Ankara için,yalnız kalınca insanın üzerine bir örtü gibi örtüyor işte bu melankoliyi bu şehir.geride bıraktıklarımı düşünüyorum.kazandıklarımı,kaybettiklerimi ya da avucumun içinden kayıp düşenleri.o şehirde geçirdiğim güzel anları düşünüyorum yalnızlığımda.o güzel anları geçirdiğim insanlardan şimdi hayatımda olmayanları düşünüyorum.olanları.birdaha asla olamayacak olanları..aşırı duygusal bir insan olmamdan kaynaklanan doğal bir durumla bunları düşündükçe ağlıyorum.şimdiye kadar en çok da 'Ankara' kelimesi söylendiği zaman aklıma gelen ilk kişi olan şahsa ağlamışımdır Ankara'da.benim için bir zamanlar Ankara'nın kendisi olan kişi için.yaşanan güzel günlerin gün gelip ileride insana acı vermesi ne kadar da acımasızca aslında.o an bunun farkında olmadan dünyanın en mutlu insanısın.ama devran dönüp işler terse binince,o bir zamanlar en güzel olan vakit şimdi en çok acı veren anıya dönüşüyor.sadece şunu söyleyebilirim bu saatten sonra;Ankara'da aşkı yaşamak da,acısını çekmek de gerçekten bambaşka..
ve yaşanılan öğrenci hayatının getirdiği çıkarsız dostlukları bu şehrin.Ankara'nın karında,elde sigarayla ve elimizdeki tek ısı kaynağı içtenliğimizle yapılan sohbetlerle ısınmaya çalışmak.her gece tok yatmasak da,ertesi gün bir şekilde karnımızı doyuracağımızı bilmek.Ankara'da..
'Öyle deme
Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
Bu kadar insanın neden Ankara'yı sevdiğini anlamadan
Ankara'da yaşamak..'
Yılmaz Erdoğan
dilimi döndürebilip Ankara hakkındaki duygularımın bir kısmını dahi dökebilmişsem şu sayfaya,ne mutlu bana.